-
1 принимать решение
karar almak, karar vermekТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > принимать решение
-
2 решать
несов.; сов. - реши́ть1) ( заключать) hükmetmekя реши́л, что ты не пое́дешь, поэ́тому... — senin gitmeyeceğine hükmettim de...
2) ( принимать решение) karar vermek, kararlaştırmak, karar altına almakмы реши́ли оста́ться — kalmaya karar verdik, kalmayı kararlaştırdık
те́бе реша́ть — karar senin(dir)
решено́! — karar!
э́тот вопро́с решён — bu sorun karara bağlandı
реша́ть бу́дет дире́ктор — karar müdüre ait(tir)
э́тот ко́нкурс решено́ сде́лать традицио́нным — bu yarışmanın gelenekselleştirilmesi karar altına alındı
суд реши́л де́ло в его́ по́льзу — mahkeme onun lehine karar verdi
3) (математическую задачу, уравнение, кроссворд) çözmekархите́ктор оригина́льно реши́л э́ту пробле́му — mimar bu soruna özgün bir çözüm buldu
пробле́ма решена́ оконча́тельно — sorun kesin bir çözüme bağlandı
••реши́ть судьбу́ кого-чего-л. — birinin, bir şeyin kaderini belirlemek
его́ судьба́ / у́часть была решена́ — kaderi belli olmuştu
-
3 постановлять
-
4 выносить
çıkarmak (dışarı),sunmak,edinmek; dayanmak,katlanmak* * *I в`ыноситьсов., см. вынашиватьII вынос`итьнесов.; сов. - вы́нести1) врз (dışarı) çıkarmak; dışarı taşımakвыносить что-л. на ры́нок — pazara çıkarmak
волна́ вы́несла ло́дку на бе́рег — dalga kayığı sürükleyip kıyıya çıkardı
его́ вы́несли с по́ля на носи́лках (о спортсмене) — onu sahadan sedye ile taşıdılar
2) sunmakвыносить на обсужде́ние парла́мента — görüşülmek üzere parlamentoya sunmak
выносить на чей-л. суд — birinin hükmüne bırakmak
3) перен. (впечатление, убеждение и т. п.) edinmek4) dayanmak; katlanmak; kaldırmakвыносить лише́ния — yoksunluklara katlanmak
он не выно́сит шу́ток — şaka kaldırmaz
она́ не вы́несла э́того уда́ра — bu darbeye dayanamadı
она́ не вы́несет твои́х слёз — ağlamanı içi götüremez
5) в соч.выносить пригово́р — hüküm / karar vermek
выносить реше́ние — karar almak
••не выносить чего-л. — çekememek, hazmedememek
они́ не выно́сят друг дру́га — birbirini çekemiyorlar
вы́нести всю тя́жесть на свои́х плеча́х — bir şeyin en ağır yükünü omuzlarında taşımak
-
5 надумать
-
6 польза
жyarar, faydaприноси́ть по́льзу кому-чему-л. — yararı / faydası dokunmak
••конце́рт в по́льзу кого-л. — birinin yararına verilen konser
приня́ть реше́ние в по́льзу кого-л. — birinin lehine karar vermek
подде́рживать любу́ю инициати́ву в по́льзу ми́ра — barıştan yana her girişimi desteklemek
занима́ться шпиона́жем в по́льзу кого-л. — birinin hesabına casusluk yapmak
измени́ть что-л. в свою́ по́льзу — kendi lehine değiştirmek
ра́зница не в твою́ по́льзу — fark senin aleyhinedir
счет 3:2 в на́шу по́льзу — skor 3:2 lehimizedir
встре́ча зако́нчилась со счётом 2:0 в по́льзу "Динамо" — maç 2:0 Dinamo lehine kapandı / bitti
лека́рство пошло́ ему́ на по́льзу — ilaç ona yaradı
-
7 решать
çözmek, halletmek, kararlaştırmak, karar vermekТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > решать
-
8 выбор
seçme,seçim; çeşit* * *мвы́бор профе́ссии — meslek seçimi
ино́го вы́бора нет — başka şık / seçenek yok
предоста́вить пра́во вы́бора — seçme / hakkı vermek
останови́ть свой вы́бор на чём-л. — birşeyde karar kılmak
он сде́лал свой вы́бор — seçimini yaptı
стоя́ть / оказа́ться перед вы́бором — bir seçim karşısında olmak / kalmak
вы́бор ме́ста для строи́тельства — yapı için yer seçimi
2) (вы́боры) мн. seçimвсео́бщие вы́боры — genel seçim
вы́боры прези́диума — başkanlık divanı seçimi
••на вы́бор — seçmece ( в торговле)
См. также в других словарях:
karar vermek — bir sorunu karara bağlamak, kararlaştırmak Hatta telefon bile etmemeye karar vermişti. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
karar altına almak — karar vermek, kararlaştırmak Dün akşam size tesadüf ettiğimde bunu karar altına almıştık. H. Z. Uşaklıgil … Çağatay Osmanlı Sözlük
karar — is., Ar. ḳarār 1) Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı Kararımı biradere pek güçlükle kabul ettirdim. R. N. Güntekin 2) huk. Herhangi bir durum için tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm Yargıç kararı. 3) Bu yargıyı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gavileşmek — karar vermek … Beypazari ağzindan sözcükler
kisişmek — karar vermek, pazarlık yapmak, cenk etmek, sözleşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hükm — (A.) [ ﻢﮑﺣ ] hüküm, emir, kesin karar. ♦ hükmünde yerinde, gibi. ♦ hükmünü almak yerine geçmek, gibi olmak. ♦ hüküm vermek kesin karar vermek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
cezm — (A.) [ مﺰﺝ ] kesin karar. ♦ cezm etmek kesin karar vermek, kesin olarak niyetlenmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
kavlükarar etmek — 1) karar vermek Çeşmeler yaptırdım sular içmeye / Kavlükarar ettim alıp kaçmaya. Halk türküsü 2) birlikte söz vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
biletini kesmek — 1) ölümüne karar vermek 2) işine son vermek, işten uzaklaştırmak, ayırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
MUHAKEME — (C.: Muhakemât) (Hüküm. den) Dava için iki tarafın mahkemeye baş vurması. * İki tarafın mahkemeye baş vurması. * İki tarafı dinleyip hüküm vermek. * Düşünmek. * Zihinde inceleme yapmak. * Karar vermek için iyice düşünmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İKRAR — Açıktan söylemek. Kabul ve tasdik etmek. Hakkı itiraf etmek. Karar vermek. Mukarrer kılmak. * Fık: Bir kimseye diğerinin kendisinde olan hakkını haber vermek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük